Günümüzde iklim krizini tetiklediği felaketler pek çok sektörü olduğu gibi sigorta sektörünü de etkiliyor. Seller, orman yangınları, sıcak hava dalgaları başta olmak üzere iklim krizinin yarattığı büyük felaketler sigorta endüstrisindeki ezberleri bozuyor. Sigorta sektöründe iklim krizi kaynaklı risklerin yeni bir bakış açısıyla değerlendirildiğini görüyoruz.
İklim Değişikliğinin Sigorta Sektörü Üzerindeki Etkisi
İklim değişikliği uzun zamandan bu yana dünyanın en temel gündem maddelerinden biri durumunda. Ne yazık ki bugün itibarıyla iklim değişikliğinin neden olduğu doğal afet sayısında bir artış söz konusu. İnsanlığın ortak sorunlarından biri olarak ele alınan bu kriz, sigorta sektöründe de yeni aksiyonların alınmasına neden oluyor.
Riskleri önleme ve azaltma işlevi bulunan sigorta şirketleri, sürdürülebilirliğin sağlanmasında etkin bir rol oynuyor. Sayısı ve yarattığı etkiler gittikçe artan doğal afetler karşısında sigorta sektörü belli ölçüde de olsa bir kalkan görevi görüyor. Ortaya çıkan zararların çok daha büyük ölçekli olmaya başlaması sigorta endüstrisi için önemli sıkıntıların doğmasına neden oluyor.
Sigorta işletmelerinin doğal afetlerden sonra ödemek durumunda oldukları hasarlar, görece artış gösteriyor. İklim değişikliği ile beraber öz kaynaklar olumsuz yönde etkilenmeye başlıyor ve bunun yanında endüstrinin reasürans kapasitesinde de düşüş görülüyor. Doğal olarak tüm bu süreç, sadece sigorta şirketlerine değil aynı zamanda sigortalıların ödemek durumunda oldukları primlere de etki ediyor.
Doğal Afetlerin Artan Sıklığı ve Şiddeti
Oluşan zararların önemli bir bölümünün iklim değişikliğinin etkisiyle ortaya çıkması söz konusu risklerin günümüzde ne denli büyüdüğünün de ispatı sayılıyor Her şeye rağmen iklim krizi ile oluşan kayıpları minimize etmek adına sigorta hala en önemli güvencelerden biri durumunda. Kuraklıktan, aşırı sıcaklardan kaynaklanan yağışlar, seller ya da ciddi su baskınları tek bir mevsime özgü durumlar olmaktan çıkıyor.
Sadece 2022 senesinde bile dünya genelinde iklim krizinin olumsuz sonuçlarına acı bir şekilde tanıklık ettik. Avustralya’da geçtiğimiz sene gerçekleşen büyük yağışlar, Florida’da oluşan Ian Kasırgası, Pakistan’da oluşan sel felaketi, ciddi kayıpları beraberinde getirdi. Özellikle Ian Kasırgası, 2022 yılının en yüksek maliyete (65-125 milyar dolar arası) sahip doğal afetlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Bu kasırgada tahmini sigortalı kayıplarının ise 60 milyar dolara yaklaştığı görüldü. İklim krizinden kaynaklı olarak bu tip doğal afetlerin yakın gelecekte artacağı öngörülüyor.
Sigorta Sektörü İklim Değişikliğine Nasıl Tepki Veriyor?
İklim krizinin sigorta endüstrisinde yarattığı ciddi etkiler, risk değerlendirmelerinin de güncellenmesine neden oluyor. Artmaya başlayan doğal felaketlerle beraber hem maliyetlerle daha doğru düzeyde mücadele edebilmek hem de sürdürülebilirlik önlemlerini genişletmek, bir zorunluluğa dönüşüyor. Uygun prim hesaplamaları yapmak, inovatif ürünler geliştirmek, eğitim faaliyetlerini artırmak, yeşil politikaları ve çevre dostu uygulamaları desteklemek, risk değerlendirmeleri ve analizleri yapmak, sigorta sektörünün temel aksiyonları arasında yer alıyor.
Veri ve Analitiğe Yapılan Yatırımın Artırılması
Sigorta alanında hizmet veren şirketler, iklim krizi ile alakalı olarak analitik veriye ve bilgiye ulaşmak için yatırımlarına hız veriyor. Bu yaklaşım, iklim değişiminin olası sonuçlarını ve etkilerini daha doğru algılamak ya da risk öngörülerinde bulunmak adına önem kazanıyor.
İklim Risklerine Odaklanma
Sigorta şirketleri, büyük ölçüde iklim krizine neden olabilecek risklere öncelik veriyor. Bilhassa fırtına, yangın, sel ya da kasırga gibi felaketlere karşı poliçelerde yeni şartlar ve poliçeler oluşturuluyor. Bu sayede müşterilere görece daha kapsamlı şekilde koruma sağlayabilmesi hedefleniyor.
Yeni Ürün ve Hizmetler Sunmak
Şirketler, iklim krizinin yarattığı sonuçlara adapte olmak ve müşteri beklentilerine yanıt vermek için mutlak suretle yeni hizmetler ve ürünler oluşturmalıdır. İklim merkezli sigorta ürünleri, yenilenebilir enerji sigortası, iklim değişikliği danışmanlığı ve çevresel sigortalar bu bağlamda örnek olarak sunulabilir.
Sigortacıların ve Sektörün Karşılaştığı Zorluklar
İklim krizi ile beraber dünyanın pek çok bölgesinde orman yangınları, şiddetli yağmurlar ve kuraklık olaylarında artış yaşanıyor. Bu tip olaylar ne yazık ki iş yerlerinin, ekinlerin, evlerin ya da otomobillerin zarar görmelerine neden oluyor. Hasar şiddetindeki bu ciddi değişim, sigorta maliyetlerini yakından ilgilendiriyor.
Reasürans kapasitesindeki düşüş, bu sürecin en önemli sonuçları arasında yer alıyor. Kimi tüketiciler, kendi ihtiyaçları ölçüsünde teminat sağlayamayan poliçelere yönelmek zorunda kalırken kimi tüketiciler de artan prim artışları nedeniyle doğal afetler noktasında sigorta faaliyetlerinden yararlanamıyor. Sigorta maliyetlerinin artışı prim fiyatlarının da kaçınılmaz şekilde yükselmesine zemin hazırlıyor.
İklim Değişikliği ve Sigorta ile İlgili Raporlar ve Örnekler
Dünya genelinde birçok araştırma şirketi hem iklim değişikliğinin hem de sigorta şirketinin geleceğine dair çeşitli raporlar hazırlıyor. Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) yayınladığı rapora göre dünya genelinde 1,5 derecelik küresel sıcaklık artışının olması durumunda önümüzdeki 7 sene içerisinde dünya genelinde yaklaşık 2.400 milyar dolarlık bir maddi kaybı beraberinde getirmesi bekleniyor. Bu süreçte aynı şekilde 80 milyonun üzerinde de iş kaybı olacağı öngörülüyor.
İngiltere’nin dünyaca ünlü kuruluşu Christian Aid ise en yıkıcı 10 doğal afetin yıllık toplam maliyetlerinin 170 milyon doların üzerine olduğunu vurguluyor. Küresel düzeyde bilinirliği olan Swiss Re Enstitüsü ise 2021 senesinde doğal afetlerden kaynaklı olarak ortaya çıkan sigortalı kayıplarının, son 50 yıl baz alındığında 4. sırada yer aldığını aktarıyor.
İklimi Krizine Bağlı Olarak Sigorta Sektörünü Gelecekte Neler Bekliyor?
İklim değişimleri neticesinde ortaya çıkan doğal felaketler, sigorta endüstrisi için bir tehdit olmakla beraber yeni fırsatlara da olanak yaratabilir. Nitekim yakın gelecekte küresel sigorta sektörünün cirosunda ciddi bir artış yaşanması tahmin ediliyor. Söz konusu artışta belli bir paya sahip olmak isteyen şirketler, kalıplaşan hizmet ve ürün anlayışlarını arkalarında bırakmalıdır. Hava olaylarına bağlı olarak ortaya çıkacak hasarların artması, kömür varlıklarının değer kaybı yaşaması, iklim davalarının artması, önümüzdeki dönemlerde görebileceğimiz senaryolar arasında.
Doğal felaketlerin yoğunluğunun artması, sigorta taleplerinin de artması anlamına geliyor. Şirketler oluşan bu yeni taleplere yanıt verebilmek adına daha fazla kaynak ayırmak durumunda kalabilir. Fakat kaçınılmaz şekilde artacak olan primler, tüketicilerin poliçe satın alma kararlarını orta ve uzun vadede etkileyebilir.